9 Haziran 2010 Çarşamba

Bir Edebiyat Biçimi Olarak Öykü*


Tanım olarak öykü, gerçek veya kurmaca bir olayın belli bir çerçevede ele alınıp, anlatıldığı düzyazı formundaki edebiyat eseridir. Öykünün kişileri, anlatım örgüsü ve geçtiği mekân sınırlıdır. Klasik tarzdaki öykülerde anlatılan karakterler olayın dışına taşmaz; ya da öykünün sonunda olmayan bir karakter başında ya da ortasında da görünmez. Form olarak kısa olduğundan anlatımı da yoğun olan bir türüdür.



“Romanın kısası” olarak görülen öykünün tarihi kökleri aslında romandan da geriye gitmektedir. Antik Yunan'ın fablları ve popüler kısa romansları, İngiltere’nin ünlü epik şairlerinden Chaucer’ın ve İtalyanların Dante’yle birlikte medar-ı iftarı Boccaccio'nun eserlerinde yararlandıkları gerçekçi manzum masallar öykü türünün ilk nüveleridir. Hatta bazı kaynaklar Giovanni Boccaccio’yu Decameron eserindeki ilk hikâye ile dünya edebiyatının ilk öykücüsü olarak göstermektedir. Öte yandan öykünün benzerlerinden bağımsızlaşarak bir edebi tür haline gelmesi 19. yüzyıl Romantizm ve Gerçekçilik akımları ile mümkün olmuştur.

Öykü türünün belli başlı yazarları
Amerikalı gotik edebiyat üstadı Egdar Allan Poe'nun öyküleri Tales of the Grotesque and Arabesque (1840; Grostesk ve Arabesk Öyküleri) sadece ülkesi Amerika'da değil, Avrupa'da da etkili olmuştur. Özellikle polisiye tarzında yazdığı öyküler ve gotik edebiyata kazandırdıkları günümüzde halen sinema ve televizyon seyircisinin ilgiyle izledikleri yapımlara dönüşmektedir.

Hayatı bireyin için tasarlanmış ve kötülüklerle yüzleşmesi gereken bir sınav olarak gören Püriten ahlakı Hawthorne, Melville ve Henry James gibi Amerikalı yazarları eylemden çok, inanması zor özel algıları öne çıkaran öyküler yazmaya itmiştir. Henry James'in The Turn of the Screw (1898; Yürek Burgusu, 1988) isimli eseri, bu tür en ilginç örneklerini içermektedir.

Alman yazarlar Heinrich von Kleist ve E.T.A. Hoffmann psikolojik ve metafizik sorunları öykülerinde masalsı bir anlatımla kaleme almışlardır.
Araştırmacı gazeteciliğin etkisine giren gerçekçi öykü, çağdaş yaşamın bilinmeyen yönlerini yansıtma amacıyla kaleme alınan bir tür olarak gelişti. Özellikle, Fransa'da Prosper Merimee, duygulardan çok gözleme dayanan bu öykü türünün öncüsü olmuştur. Aynı yöntemi benimseyen Guy de Maupassant da öykülerinde olağan insanların önemsiz ve monoton hayatlarındaki dikkate değer anları kâğıda dökmüştür. Maupassant’ın bir diğer özelliği de klasik öykü tarzını, yani belli bir olay döngüsü içinde gerçeklesen, serim-düğüm-çözüm akışı ile ilerleyen anlatım biçimini edebiyata oturtan yazar olmasıdır.

İrlanda’nın en büyük yazarlarından biri olarak gösterilen James Joyce'un umutsuz ve çıkmaza girmiş bir şehir hayatını anlattığı Dubliners'daki (1914; Dublinliler,1987;çev. Murat Belge) öykülerde de, gerçek birdenbire ortaya çıkar ve çoğu zaman acı veren anlarla bezelidir.
Amerikalı yazar Ernest Hemingway ise titiz bir gerçeklikle evrensel temaları birleştirmeye çalışan bir uslup kullanmıştır.
Rudyard Kipling "The Brushwood Boy" (Çalılıktaki Çocuk) ve "They" (Onlar) gibi öykülerinde spiritual olguları, sıradan hayatın kendi garipliğini vurgulayacak biçimde, oldukça gerçekçi bir anlatımla ele almıştır.
Rus edebiyatı ya öykü anlatıcılığında en zengin edebiyatlardan biridir. Vasilyeviç Gogol, o güne kadar edebiyatın ilgilenmediği sokaktaki insanı gerçekçi bir bakışla anlatmıştır. Bireylerin hayallerine yansıyan bilinç durumlarını da öykülerine katmayı ihmal etmemiştir. Gogol’un bu öznel bakış açısı Dostoyevski'nin yapıtlarına da yansımıştır. Anton Çehov ise modern öykünün kurucusu olarak kabul edilmektedir. Edebiyattaki öykü tanımda, bu tarzın ilk temsillerinden olduğu için durum öyküsü, Çehov tipi öykü tarzı olarak da anılır. Durum öykülerinde bir olay akışından ziyade bir karakterin üstüne yoğunlaşılır ve kısa bir zaman dilimi içerisinde bu karakterin sosyal ve psikolojik durumuna değinilir; zamanda geriye dönüş tekniği ve düşünce akışı ile yazılması türün en belirgin özelliğidir.
Turgenyev, O. Henry, Jorge Luis Borges öykü anlatımdaki diğer önemli isimlerdir.

Türk edebiyatında öykü
Türk edebiyatında romanda da olduğu gibi Batılı tarzda anlamda ilk öyküler Tanzimat döneminde ortaya çıkmaya başlamıştır. İlk öykü yazarları arasında Ahmed Mithat Efendi, Sami paşazade Sezai, Emin Nihat Bey ve Nabizade Nâzım sayılabilir. Halit Ziya Uşaklıgil ise Türk öyküsünün olgunlaşmasını sağlayan isimdir. Yalın bir anlatım dili kullanan Halit Ziya, aynı zamanda gözlemci yanıyla Türk edebiyatında gerçekçi öykü geleneğinin adımını atan yazar olmuştur. Bu dönemin öteki önemli yazarları Hüseyin Rahmi Gürpınar, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit Yalçın, Ahmed Hikmet (Müftüoğlu) ye Saffeti Ziya olarak sayılabilir.
Yazıda konuşma dilinin temel alınmasını ve Türkçenin yabancı sözcüklerden arındırılmasını temel alan ‘Milli Edebiyat’ döneminde, taşra yaşamı da gerçekçi bir yaklaşımla işlenmeye başlanmıştır. Bu dönemin dil anlayışını yönlendiren, aynı zamanda Genç Kalemler dergisinde de yazar olan Ömer Seyfeddin olmuştur.

Yazarların Türk öyküsüne kazandırdıkları

Halide Edip Adıvar ve Reşat Nuri Güntekin : insana ve topluma samimiyetle yaklaşan eserler kaleme almışlardır.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu : dili ve içeriği sağlam öykü¬leriyle dikkat çekmiştir.
Sabahattin Ali : Birbirinden yetkin tasvirlerinin yanı sıra psikolojik çözümlemelere de yer vermiştir.
Sait Fait Abasıyanık : Alışılmışın dışında bir öykü dünyası kurarak Türk öykücülüğüne çağdaş bir hava kazandırmıştır.
Cevdet Kudret Kabaağaçlı: nam-ı diğer Halikarnas Balıkçısı, deniz insanlarını coşkulu bir dille anlatmıştır. Balıkçılar ve Ege denizi onun satırlarında dile gelmiştir.
Orhan Kemal: Betimlemelerden ziyade diyalogların ağır bastığı yalın bir öykü dili geliştirmiştir.
Oktay Akbal kısa tümcelere dayalı yalın dilini, Aziz Nesin ise ince mizah anlayışını öyküleriyle Türk edebiyatı armağan etmişlerdir.
Diğer önemli yazarları arasında Orhan Hançerlioğlu Kemal Tahir, Ahmet Hamdi Tanpınar, İlhan Tarus, Samim Kocagöz, Tarık Buğra, Necati Cumalı ve Cevdet Kudret sayılabilir.
Toplumsal gerçekçi yazarlar: Yaşar Kemal, Zeyyat Selimoğlu, Muzaffer Buyrukçu, Fahri Erdinç, Rıfat Ilgaz. Fakir Baykurt, Talip Apaydın, Mehmet Başaran gibi adlar ise köy edebiyatı ve öykücülüğünü başlatmışlardır.

Nezihe Meriç: öykülere şiirsel bir dil katmıştır
Tahsin Yücel :Anadolu insanını gerçekçi bir anlatımla yansıtarak, insanların iç dünyalarına inmeye çalışmıştır.
Ferit Edgü : Yabancılaş¬ma sorunlarını işlemiştir.

Yusuf Atılgan : Hem köy hem kent insanını başarılı bir öyküleme dili ve tekniğiyle ele almıştır.

Bilge Karasu yapı ve biçime ağırlık verirken, Demir Özlü bireyi ön plana çıkaran öyküleriyle ilgi çekmiştir.
Gerçek-üstücü öğelere yer veren eserleriyle ve özgün kurmaca diliyle, sinemacı ve entelektüel Onat Kutlar; yalın ve gösterişsiz diliyle Erdal Öz; yeni biçim arayışları ile Leyla Erbil; yalnızlık duygularını akıcı bir dille aktaran Sevgi Soysal; ezilen kadınları konu edinen Afet Ilgaz; yabancılaşmış kent insanını kendine has üslubuyla kaleme alan Oğuz Atay; duygusal ilişkile¬ri hassaslıkla yazan Selim İleri; öykülerini daha çok kendi "benliği" çevresinde odaklaştıran Sevim Burak; içe dönük ve yalnızlık çeken insanı ele alan Necati Tosuner Türk edebiyatının öykü türündeki önemli isimleridir.

Bekir Yıldız açık anlatımıyla, Nedim Gürsel yeni anlatım teknikleriyle, Vüsat O. Bener soyut anlatım tarzıyla öykücülüğe yeni soluk getirmişlerdir.

Tomris Uyar ruh çözümlemeleriyle dikkat çekerken; Ümit Kaftancıoğlu Doğu Anadolu insanını; Füruzan kadın sorunlarını ve onların yaşama mücadelelerini, Hulki Aktunç kente uyum sağlayamayan kırsal kesim insanını konu almıştır.

Gerçekçiliği bütün boyutlarıyla vermeye çalışan Adalet Ağaoğlu; özgün üslubu, tutarlı anlatımı ve somut gerçekle şiiri uyumlu biçimde bağdaştırmasıyla dik¬kat çeken Rasim Özdenören, derin duyarlığı ve incelik dolu anlatımıyla öyküye şiirsel bir tat kazandıran Nursel Duruel de Türk edebiyatının öykü janrında önemli isimler olarak sayılabilir.

*Bu makale ilk ve orta öğretim seviyesindeki öğrencilerin yararlanabileceği, bir edebiyat türü olan öyküye genel bir şema çizme amacıyla derlenmiştir.Kaynak gösterilerek kullanılabilir.
Kaynak: ANA BRITANNICA: Genel kültür ansiklopedisi. Encyclopaedia Britannica, İstanbul: Ana Yayıncılık C.17. 1986-1991

0 yorum:

Site Hakkında...

Karşılaştırmalı Edebiyat şimdiye kadar
kez ziyaret edildi. İlginize teşekkür ederiz ::
© 2006-2010 9Kare.Net Yazı İşleri Ürünüdür :: iletişim ::
Resized Header Image Copyright © DHester by freewebpageheaders.com

© Blogger templates The Professional Template Tasarım: Ourblogtemplates.com 2008


PageRank Checking Icon

Takipçilerimiz