10 Şubat 2009 Salı

İmparatorluk Çağı: Fatih Sultan Mehmed-4




Yardım Gelmesini Önlemek
Kuşatma sırasında kente iaşe, daha önemlisi asker yardımı olabilirdi. Bir kuşatma sırasında, karadan gelecek
yardımın yolunu kesmenin kendi koşulları zaten vardı. Osmanlılar'ın zayıf kaldığı deniz yolunu kesmek böylece
önem kazanıyordu. II. Mehmed'in ilk işi, dedesi Bayezid'in Anadolu Hisarı'nın karşısına, Rumeli Hisarı'nı yaptırmak
oldu. Böylece, kuzeyden gelebilecek yardımı kesmek istiyordu.
Kuzeyden gelmesi ilk akla gelecek olanlar, Karadeniz'de kolonileri bulunan İtalyan devletleriydi, ama Haçlılar'ın da
-tekne bulurlarsa sözgelişi Bulgaristan kıyılarından- bir girişimi olabilirdi. İkincinin değil ama birincinin birkaç
örneği kuşatma sırasında yaşandı. Birinde geçmeye çalışan gemi top atışıyla batırıldı, birinde top atışına rağmen
geçti, üçüncüsünde top atışı tehdidiyle durdu; yani, olabilecek üç ihtimal de gerçekleşti.
Bu hisarların böyle bir işlev görebilmesi top teknolojisine bağlıdır. Bu sırada Boğaz'da çok yoğun bir trafik
yaşanmasa da, olanlar, II. Mehmed’in boşuna iş yapmadığını gösteriyor.
Gelgelelim, kente Marmara üstünden gönderilecek bir yardıma karşı ancak Çanakkale'de benzer bir tedbir
düşünülebilirdi, o boğazın genişliği düşünüldüğünde (ve o zamanın toplarıyla) bunu yapmak pek mümkün değildi.
Nitekim oradan gelen gemiler Haliç'e de girdi. Ancak, otuz parça kadar olduğu söylenen bir filo hava muhalefeti
nedeniyle sonuna kadar Sakız'da beklemişti.
II. Mehmed aslında bu konuda da elinden geleni yapmıştı, ama elinden gelen sınırlıydı. Kente denizin herhangi bir
yönünden gelecek yardımı kesmenin en sağlam yolu şüphesiz denize hâkim olmaktı. Bunun için öncelikle güçlü bir
donanma gerekiyordu. Tahta çıkışıyla İstanbul kuşatması arasındaki kısa sürede padişahın donanmayla ilgilendiği
ve yeni tekne yaptırdığı söyleniyor. Ama bu konuda yapabileceği fazla bir şey yoktu, çünkü bu tarihlerde
Osmanlılar denizcilikte bir hayli geriydiler (bu konu ileride daha ayrıntılı işlenecek). Nitekim, kuşatma sırasındaki
önemli olaylardan biri gelen dört geminin Osmanlı donanmasını kolayca savuşturarak Haliç'ten içeri girmeyi
başarmasıdır.
Top Teknolojisi
En önemli konu surların aşılabilmesiydi. Dünyada top çağı başlıyordu ve II. Mehmed'in en büyük avantajı buydu.
Top öncesinin teknik imkânlarıyla bu surları aşmak imkânsız gibi bir şeydi.
Ama topun bunu ÇOK kolaylaştırdığını da düşünmeyin. Teknoloji daha kariyerinin başındaydı. İstanbul'un
surlarında delik açabilmek için kocaman gülleler atmak gerekiyordu (sonraki mermiler gibi patlamayan, etkisi
çarpma gücüne bağlı gülleler). Bunları ancak bir o kadar kocaman toplar atabilirdi. Bunun için kıyamet kadar barut
gerekiyordu. Böyle bir kere ateşlenen topun ikinci bir atışa kadar soğuması saatler sürüyordu. Bu çapta bir top
günde sekiz kere ateş edebiliyordu.
II. Mehmed top işine özellikle önem vermiş, Edirne'de, Rumeli Hisarı'nı da yapan Mimar Muslihüddin gözetiminde
birçok top döktürmüştü. Bunların İstanbul önüne getirilmesi de ciddi yol mühendisliği gerektirmişti. Ama
getirilenler yetmeyince kuşatma yerinde de yeni top dökülmüştü. Ulaştırma çok zor olduğu için bu yönteme
başvurulurdu o tarihlerde. Seferde tunç taşınır ve döküm işi, gerektiği yerde yapılırdı - ama tabiî ancak daha
küçük çapta toplar böyle dökülebilirdi.

Osmanlı ordusu I. Murad'ın Kosova Savaşı'ndan beri top kullanıyordu. Çin'den gelen barut Anadolu'yu aşıp Batı'ya ulaşmış ve orada yeni savaş teknolojisinin önemli bir aracı olmaya başlamıştı. Ama Osmanlılar işin önemini erken kavramış ve kendi toplarını, sair ateşli silahlarını üretme işine girişmişlerdi. Osmanlı askerî zaferleri bu silahların başarılı biçimde kullanılmasına büyük ölçüde bağlıdır ve teknolojide geri kalmaya başlanınca askerî zaferlerin de sonu gelmiştir.
İstanbul'un fethedilmesi girişiminde hiçbir şeyi ihmal etmeyen II. Mehmed top konusunda "yabancı yardımı"na da başvurmuştur. Adının "Urban" ve kendisinin "Macar" olduğu, çeşitli farklı iddialara rağmen genel kabul gören top döküm ustası, bir söylentiye göre Bizans'ın adamıyken ayartılarak Osmanlı hizmetine alınmıştır. Rumeli Hisarı'ndan ateşlenerek bir Venedik gemisini batıran topu bu Urban'ın döktüğü, bu başarısı üstüne kesin işe alınıp Edirne'ye götürüldüğü, orada devasa bir top (başyapıtı) ürettiği söylenir. Ne var ki, bu top, İstanbul kuşatmasında, ikinci kere ateşlendiğinde paramparça olmuş, üreticisini de birlikte uçurmuştur.
Bu bağlamda "yabancı yardımı"nın çok etkili olmadığı görülüyor ama II. Mehmed’in hiçbir şey ihmal etmediği de belli. Sonunda bu toplar surlarda yeteri kadar gedik açmayı başardı.
Kuşatmanın Yönetimi
Kuşatma boyunca da genç padişahın aklına koyduğu şeyi başarıya ulaştırmak için bütün zihnî yetilerini burada
yoğunlaştırdığını ve gerekli anlarda önceden düşünülmemiş özgün ve yaratıcı kararlar verdiğini izleyebiliyoruz.
Örneğin, yukarıda değindiğim dört geminin Haliç'e girmeyi başarması üstüne II. Mehmed’in ünlü "karadan aşırma"
operasyonunu düşündüğü anlaşılıyor. Bu düşünce daha önce, Haliç ağzındaki zincirin aşılamaması üstüne de
oluşmuş olabilir. İki durumda da, bir başarısızlığın sonuçlarını giderecek yeni bir çözüm olarak ortaya çıkıyor.
Bu olayın bizim tarihlerde fazla büyütüldüğü, oysa aslında maliyetini kurtarmamış bir girişim olduğu kanısındayım.
1204'te Haçlılar kente çok daha zayıf olan Haliç surlarından girmişlerdi. O zaman girilen Petra Kalesi 1453'te son
direnç noktasıydı. Haliç ağzındaki, zinciri koruyan savaş gemilerine karşı da, karadan yürütülen bu tekneler bir şey
yapamadı. Bunlardan ötürü, hangi yöntem uygulanmış olursa olsun, herhalde çok zahmetli bir biçimde Haliç'e inen
bu çektiriler dolaysız bir yarar sağlamadılar ve savaşın akışını ciddi bir biçimde değiştirmediler.
Kuşatma altındaki kentte bulunan Dukas'ın anlattığına göre, sabah uyanıp Haliç'te birtakım Osmanlı tekneleri
görmenin psikolojik etkisi daha fazla olmalıdır. Bundan başka, sonraki ve nihaî saldırılarda Haliç'te daha fazla
asker bulundurmayı -dolayısıyla asıl savaş yerindeki askeri azaltmayı- gerektirmiş olmalıdır. Bunların da işin
maliyetini karşılamaya yeteceği kanısında değilim, ama II. Mehmed’in kararlılığını bu olay da fazlasıyla pekiştiriyor:
Amacına ulaşmak üzere her şeyi düşünen ve düşünüleni inatla uygulayan bir irade.
Moral bozucu bir olaydan sonra (bu aynı gemiler hikâyesi olabilir) iki veya üç günlük yağma izni verdiğini okuruz
tarihlerden. O günlerin savaş etiğine göre kuşatılanlar savaşırsa, "aman" verilmezdi. Yağma normaldi ve kuşatan
taraftaki asker için teşvik edici bir etkisi olduğu açıktı. Belli ki II. Mehmed Roma'yı kendine başkent edinmeyi
tasarlarken, bunun mümkün olduğu kadar eldeğmemiş ve sağlam bir Roma olmasını istiyordu ve onun için
başlangıçta yağmaya izin vermemişti. Ama iş zora binince bu kararını gevşetmeye razı oldu. Bu küçük olayda da
gidişatı pürdikkat izleyen, bütün olguları değerlendirerek istenen sonuca yönelik tedbirleri üreten, hiçbir şeyi ihmal
etmeyen insanı görüyoruz.
Kuşatma sırasında geçen daha değişik türden bir olay da Peygamber’in bayraktarı Eyyub Ensari'nin mezarının
bulunmasıdır. En yaygın efsaneye göre Akşemseddin mezarın yerini rüyasında görür ve sabah II. Mehmed’i ve
ötekileri oraya götürür. Yere bir çubuk dikerek nişan koyar. Hattâ söylentiye göre padişah ondan habersiz
çubuğun yerini değiştirir, ama Akşemseddin, "Hayır, burası değil" deyip çubuğu alır, gene ilk gösterdiği yere
götürür. Burası kazılır ve Eyyub Ensari'nin hiç bozulmamış cesedi çıkarılır. Türbe ve cami, daha sonra, işte burada
yapılır.
Aslında Eyyub'un gömülü olduğu yer biliniyordu. Onun öldüğü kuşatmanın kaldırılmasının anlaşma koşullarından
biri Bizanslılar'ın bu saygıdeğer adamın mezarına saygı göstermeyi kabul etmeleriydi.
Ama bu küçük oyun da, eğer gerçekten oynandıysa, II. Mehmed’in, 15. yüzyıl ortamında, "psikolojik savaş" gibi
kavramlardan çok iyi haberdar olduğunu ve bunları da ihmal etmediğini gösteriyor.

0 yorum:

Site Hakkında...

Karşılaştırmalı Edebiyat şimdiye kadar
kez ziyaret edildi. İlginize teşekkür ederiz ::
© 2006-2010 9Kare.Net Yazı İşleri Ürünüdür :: iletişim ::
Resized Header Image Copyright © DHester by freewebpageheaders.com

© Blogger templates The Professional Template Tasarım: Ourblogtemplates.com 2008


PageRank Checking Icon

Takipçilerimiz